2005 yılında toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi gibi amaçlarla 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu çıkarılmış olup daha sonra bu kanunda, dokuz ayrı kanun ve bir kanun hükmünde kararname ile esaslı değişiklikler yapılmıştır.
Tarım arazilerinin kiralanması konusu ise kanuna 2014 yılında eklenen “Tarımsal arazi edindirme iş ve işlemleri” başlıklı 8/K maddesine, 23 Mart 2023’de eklenen dört ayrı fıkra ile getirilmiştir. Bir başka anlatımla, kanun 2005 yılında yürürlüğe girmiş, tarımsal arazi edindirme konusu 2014’te düzenlenmiş; kiralama konusu ise 2023 yılında kanuna girmiştir. Bu kronolojik belirleme, kiralama ile ilgili hükümlerin, ilgili kanunun yürürlüğe girmesinden tam 18 yıl sonra kanunda yer aldığını gösterdiğine göre; bu kadar yıl sonra gelen bu düzenlemenin hangi gereksinimden doğduğunu ve getirilen düzenlemenin kamu yararına uygun olup olmadığını incelemek gerekir.
YÖNETMELİK DÜZENLEMESİ
Tarım ve Orman Bakanlığı, 22 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de, “İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı Kiraya Verilmesine İlişkin Yönetmeliği” yayımlayarak kiralama konusunu gündeme almış bulunmaktadır. İki yıl işlenmeyen tarım arazilerinin bakanlık eliyle kiralanması taleplerinin çiftçilerden değil, bu arazileri kullanmak isteyenlerden geldiğini basına da yansıyan demeçlerden anlamaktayız. Türkiye İhracatçılar Meclisi Tarım Kurulu başkanı, sektör olarak uzun süredir kiralama uygulamasıyla ilgili olarak bakanlığa taleplerini ilettiklerini; tarım arazilerinin kiralanmasının önem arz ettiğini; çiftçilerin revaçta olan ürünleri ekmek istediklerini, bu durumun da gıdada arztalep dengesini bozduğunu ifade ederek senelerdir ısrarla sürdürdükleri kiralama isteklerini açıkça ortaya koymaktadır. İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamülleri İhracatçı Birliği başkanının da aynı doğrultuda ve sektör olarak uygulamaya sıcak baktıkları yolunda yaptığı açıklamalar; isteğin köylü veya çiftçilerden değil, bu kesime ait arazileri kullanmak isteyenlerden geldiği düşüncesini doğrulamaktadır. Gıda ihracatçıları ve işlenmiş gıda üreticileri, kiralama uygulamasının hemen gerçekleşmesini beklerken toprak sahiplerinin kiralanacak arazilerin ve kira bedellerinin belirlenmesinde söz sahibi olamamaktan kaynaklanan kaygı ve korkuları bulunmaktadır.
KİRALAMA KİME YARAR?
Uygulamanın topraksız çiftçiyi koruma ve köylüye toprak edindirme amacıyla değil, tarım arazilerinin verimli değerlendirilmesini sağlamak amacıyla çıkarıldığı, düzenlemelerin amaç maddelerinde yer almaktadır. Tarım arazilerini daha verimli kullanmak, daha çok ürün almak kamu yararına olsa da mülkiyet hakkına çok ciddi bir müdahale olan bu kanun ve yönetmelikte kaygı yaratan hükümler yer almaktadır.
Öncelikle düzenleme Hazine’nin özel mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufunda olup işlenmeyen arazileri değil; mülkiyeti gerçek ve tüzel kişilere ait olan tarım arazilerini kapsamaktadır. İkincisi ise işlenmeyen tarım arazilerini tespit etmek için oluşturulan “Arazi Tespit Komisyonları” ile rayiç kira bedellerini belirlemek ve kiralama işlemlerini gerçekleştirmek için oluşturulan “Arazi Kiralama Komisyonları”nın sadece kamu görevlilerinden oluşması, toprak sahibi köylü veya çiftçi temsilcilerinin komisyonlarda yer almamaları konusudur. Toprak sahiplerine, kiralama işlemleri ile ilgili olarak söz hakkı tanınmaması, komisyon kararlarına itiraz ve benzeri başvuru yollarının gösterilmemesi, düzenlemelerin eksik ve sakıncalı yönleri olarak ortaya çıkmaktadır.
Bir diğer sakınca ise toprak sahibinin rızası olup olmadığının bir öneminin bulunmamasıdır. Hisseli, mülkiyeti ihtilaflı, parçalı, tarımsal faaliyete son verilen, göç veya başka bir sebeple üst üste iki yıl işlenmeyen tarım arazileri kanunun kapsamına alınmış olup; toprağın işlenememesinde sahibinin bir kusurunun olup olmadığı düzenleme kapsamında fark etmemektedir. Tespit edilen rayiç kira bedelini toprak sahibinin kabul etmemesi hususu da ancak açılacak bir dava sonucunda çözüme kavuşturulabilir ise de bütün bunların öncelikle yasal düzenlemelerde yer alması gereklidir.
İşlenmeyen toprağın ekonomiye kazandırılması önemli olmakla beraber, rıza dışı kiralama müessesesinde, kamu yararı ile mülkiyet hakkına müdahale konularının anayasaya uygun bir biçimde dengelenmesi zorunludur.
Anayasa, ekonomik hükümleri arasında 171. maddesinde, milli ekonominin yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin artırılmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak önlemlerin alınmasını devlete görev olarak yüklerken; 166. maddesinde tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesinin, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirmesini yaparak, verimli şekilde planlamakla mümkün olacağını öngörüp, devleti bunu yapmakla yükümlü tutarken, tarımın geleceğinin kiralama ile düzene sokulabileceğini düşünmek; daha çok gıda ihracatçıları ile gıda sanayicilerine yarayacak bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır.
Önemli konuların çözümünün, bazı kesimlerin isteği doğrultusunda yapılan düzenlemeler sonrası bekleyip “uygulamayı bir görelim” diyerek değil; öngörü sahibi olarak ve anayasal çerçeve içinde kalarak, ciddi bir planlama ile olabileceğini bilmek iyi yönetimin gereğidir.
SUNA TÜRKOĞLU
EMEKLİ DANIŞTAY ÜYESİ